SENİ BEKLİYORUM
Mimoza çiçekleri gibi saf ve temiz ,
Dokununca kırılan akşamlarda,
Bir çiftçinin yağmuru beklediği gibi
Bekliyorum seni gel.
Gündüz betonlar topluluğunda,
Gece ışıklar yığınında,
Bilinmeyen bir geleceğin kaygısında,
Hayatının son demini yaşayan bir şair kadar umutsuz,
Seni bekliyorum,gel.
Çok uzaklarda kalan,
Sokak lambası altında buluşmalarımız,
Kapı önlerinde gelecekten konuşmalarımız,
Ve anlamını yitirmiş dizelerin,
Küf tutmuş mısralarında,
Sabırdan öte bir özveriyle,
Seni bekliyorum, gel.
Senin başucunda oyuncak ayıcıklar,
Benim başucumda kitaplarım var,
Sizin martılarınızın çığlığı ruhu dinlendiriyorsa,
Bizimde görünmeyen çekirgeler orkestramız var,
Ve ben bu sessizliğin koynunda,
Seni bekliyorum, gel.
Burada akşam olunca,
Koyu bir hüzün çöker şehrin üstüne,
Nice ömürler buluşur,
Bir sayfa eklemek için geçmişe,
Ve ben bu yaşanmamış geçmişlerde,
Seni bekliyorum, gel.
Bu susmuş şehir sana bir şeyler anlatırken,
Sular altında kalmış bir antik şehir gibi,
Ümitsizken hayattan,
Ve mayın tarlasına dönmüşken yüreğim hasretinden,
Seni bekliyorum, gel.
TURAN SOSYAL